Reklam Alanı

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda ekonomideki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Yılmaz'ın açıklamalarında öne çıkanlar şöyle:

"Uzun sürecek seçimsiz bir döneme girdik"
"Anlık kararlarla hareket etmiyoruz. Ekonominin düşmanı belirsizliktir, siyasi veya politika belirsizlikleri. Şanslı bir dönemdeyiz. Uzun sürecek seçimsiz bir döneme girmiş bulunmaktayız.

Bu yılki OVP, geçen yılki programın devamı niteliğinde. Geçen yıl yaptığımız temel hedeflerimiz neyse güncellediğimizde de bu temel hedeflerimizi koruyoruz. Ancak tahminlerimizi, bütçe büyüklüklerimizi güncellemiş olduk.

OVP'nin birinci amacı enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak. İkincisi büyüme. Üçüncüsü geçen yıl yaşanan deprem felaketinin yaralarını sarmak, dördüncüsü ise kalıcı refah oluşturmak.

"Enflasyon düşerken kısa vadeli zorluklar yaşanabilir"
Enflasyonun yıl sonunda yüzde 41,5 seviyesine, 2025 yılında yüzde 20'nin altına, 2026 yılında ise tek haneli rakamlara düşeceğini öngörüyoruz.

Enflasyon düşerken kısa vadeli zorluklar yaşayabiliriz ama esas itibarıyla büyüme ve enflasyon arasında bir çelişki yok. Türkiye bir taraftan enflasyonu kademeli bir şekilde düşürürken diğer taraftan belli düzeyde büyümeyi sürdürmeyi başarıyor.

"Üretimle büyümek istiyoruz"
Bir diğer önemli husus büyümenin kompozisyonu. Büyümeyi farklı şekillerde sağlamanız mümkün. Tüketim üzerinden de büyüyebilirsiniz. Bu daha enflasyonist bir ortam oluşturur. Üretim üzerinden de büyüyebilirsiniz. Bu ikinci kanal dezenflasyon politikasına destek olur. Bizim de tüketim üzerinden değil üretim üzerinden büyüme hedefimiz var. Büyümenin nimetlerini bütün kesimlere yaymak istiyoruz. Özellikle deprem yükü hafifledikçe bu önceliklerimize daha fazla yoğunlaşacağız.

"Geliri yüksek kesimler yerine dar gelirlilere destek olmalıyız"
Geliri yüksek kesimlere prensip olarak sübvansiyon vermememiz lazım. Bunun yerine dar ve orta gelirli kesimleri hedeflememiz gerekli.

"Merkez Bankası araç bağımsızlığına sahip"
Amerikan Merkez Bankası'ndan (Fed) ve Avrupa Merkez Banaksı'ndan (ECB) beklenti faiz düşürecekleri yönünde. Bunun bize ve gelişmekte olan dünyaya da yansıması olacak, olumlu olacak. Dünyadaki likiditenin arttığı bir döneme girmiş olacağız ve gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akımları olacak. Bundan biz de pay alacağız.

Bizdeki Merkez Bankası'nın alacağı kararlar ise o konuda şunu ifade edeyim, Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığı var. Bizim siyasi olarak amacımız faizleri düşürmek. Planımız, programımız ortada.

Merkez Bankası ise bu amaçlar çerçevesinde araç bağımsızlığına sahip. Neye bakacaktır? Enflasyonun nasıl gittiğine bakacaktır, beklentilerin nasıl geliştiğine bakacaktır. Ona fazla bir yorum yapmak doğru olmaz ama bizim siyasi çerçevemiz ortada. Biz daha istikrarlı bir Türkiye hedefliyoruz.

"Ana konulardan biri aracı maliyetlerini düşürmek"
Tarımı stratejik bir sektör olarak görüyoruz. Bu gözle bakıyoruz ve planlı üretim kavramıyla hareket ediyoruz. Tarım desteklerimiz devam edecek. Çiftçimizin yanındayız, üreticimizin yanındayız. Birlikte tarımımızı daha yüksek seviyelere çıkaracağız. Burada gençlerin daha fazla tarıma girmesi de ayrı bir politikamız. Yeni modeller üzerinde çalışıyoruz. Özellikle şehirlerimizin çeperlerinde bir tarım anlayışı içinde çabalarımız devam edecek.

Kırsal kalkınma kavramımız önemli. Kırsal alan dediğimizde tarım ile diğer faaliyetleri de birleştirmek önemli. Gıda boyutu itibarıyla baktığımızda ana konulardan biri aracı maliyetlerini düşürmek. Üretici ve tüketiciyi gözetmek ve aradaki maliyetleri düşürmek. Önümüzdeki en temel önceliklerimizden biri tarım olacak. Nitekim kamu yatırımlarında sulamayı önceliklendirdik.

"Deprem bölgesinde şehirlerimizi daha güçlü bir hale getireceğiz"
OVP, makro çerçevemizi güncellediği gibi bütçe sürecimizin de temel dökümanı. Deprem bölgesinde çok yoğun bir çalışma içindeyiz bu da tabii ki yük getiriyor. İlk hesaplamalara göre 104 milyar doların üzerinde bir kaynağın kullanılması gerekiyor. TL olarka söyleyecek olursam 2023 ve 2024 döneminde toplam deprem ve deprem bağlantılı harcamalar 2 trilyon TL civarında. Geçen yılı güncellersek 2,5 trilyon TL, bugünkü fiyatlarla kaynak tahsis etmişiz. Özellikle büyük yük 2023 ve 2024'te. 2025'ten itibaren hafifleme başlayacak. Bunlar geçici harcamalar. Bunların iyi yanı yatırım niteliğinde harcamalar. Ülkemizi geleceğe hazırlayan harcamalar ama bizi bütçe olarak ister istemez zorluyor. Bunu da görmek gerekiyor. Canları geri getirmek mümkün değil ama şehirlerimizi çok daha güçlü hale getireceğiz."