demir @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

Son zamanlarda kiracıların fahiş kira artışlarına maruz kaldığı sıkça karşılaşılan durumlardan birisi haline gelmiştir. Özellikle ev kiralarının eskiye nazaran 2 veya 3 katı oranlarda fahiş miktarlarda artırıldığı görülmektedir. Bu durumdan kuşkusuz yeni kiracılar zarar gördüğü gibi elinde kira sözleşmesi olan eski kiracıların da kira sözleşmeleri görmezden gelinerek “ya istediğim kirayı öde ya da evi boşalt” yaklaşımına maruz kalmaktadır.
Bu yaklaşım karşısında kiracıların elinin kolunun bağlı olmadığını ve kiracıların, kiraya verenlerin kaderine terk edilmediklerini ifade etmemiz gerekmektedir. Kiracıların kiraya veren karşısında Türk Borçlar Kanunundan kaynaklı birçok yasal hakkı bulunmaktadır. Ancak bunların pek çoğu kiracılar tarafından bilinmemektedir. Her şeyden önce kiraya veren, kiracıyı kiralanan yerden her canı istediğinde çıkaramayacağı gibi sözleşmede belirlenen koşulların (yani yıllık ortalama TÜFE oranı) üzerinde de fahiş kira artışı yapamaz.
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki kira sözleşmesi veya halk arasındaki tabiriyle kira kontratı da bir sözleşme türü olup, yazılı olarak düzenlenmesi mutlak gerekli koşul değildir. Diğer bir deyişle kira sözleşmesi sözlü olarak da yapılabilir. Ancak yazılı olarak yapılması ispatlama açısından daha elverişli ve kolaydır.
- Kira bedeli nasıl belirlenecektir?
Türk Borçlar Kanunu'nun 344. maddesindeki kira bedelinin belirlenmesine ilişkin hükümlere göre “Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.”
“Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.”
Tarafların kira bedelinde anlaşamaması halinde veya kira sözleşmesinde kira bedelinin artıracağına ilişkin bir madde dahi varsa kira bedelinin belirlenmesine ilişkin her zaman dava açılabilir. Yani gerekirse kira bedelini mahkeme tayin edecektir.
- Kira sözleşmesi hangi durumda uzamış sayılır?
Kiraya veren “Kontratın süresi doldu, evi boşalt” diyerek sözleşmeyi sona erdiremez. Konut ve işyeri kiralarında kiracı, sözleşmenin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak (10 yıllık kira sözleşmeleri ve belirsiz süreli kira sözleşmeleri hariç) sözleşmeyi sona erdiremez.
Sonuç olarak;
Kiraya verenler çevresindeki kira tutarlarına bakarak ve yapılmış eski sözleşmeleri göz ardı ederek fahiş kira artışı yapamazlar. Daha önce karşılıklı olarak imzalanmış kira kontratları bulunmasına ve bu kontratta da artış oranı olarak TÜFE oranları kararlaştırılmış olmasına rağmen kiraya verenlerce bu sözleşmeye dayalı ilişki yok sayılmaktadır. Piyasadaki fahiş artışlar ev/işyeri sahipleri tarafından koz olarak kullanılmakta ve “el mahkûm” zihniyeti ile olaya yaklaşmaktadırlar. Oysa tam da bu durumlar için Türk Borçlar Kanunu gibi yasal mevzuatın getirilmiş olduğunu tekrar hatırlatmakta fayda vardır. Yazımızda detaylıca bahsettiğimiz üzere kiraya verenlerce keyfi olarak fahiş kira artışı yapmak sanıldığı gibi kolay değildir. Özellikle bu keyfi uygulamalardan kiraya verenlerin zararlı çıkacağını, yasal düzenlemelerin keyfiliklere karşı kiracılara sıkı koruma getirdiğini ve dava yoluyla kiracıların haklarını alabileceğini belirtmek istiyoruz.
Bu nedenlerle fahiş kira artırımına maruz kalan kiracıların haklarını aramaktan ziyade buna razı olup sineye çekmelerinin en başta kira piyasasını ve kiraya verenleri daha da acımasızlaştıracağını bilmelerinde ve buna karşı fazlasıyla var olan yasal ve hukuki haklarını kullanmaları gerektiğini belirtmekte yarar görüyoruz.