ayata @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

Oğuz'un kahvesinin havara taş duvarlarının ortasında gürül gürül yanan teneke odun sobasının da kışın halı başka oluyor. Bizim arkadaşlar; Mıhey, Keke, Hobaplı Yaşar, kebapçı Ahmet, Hambal Sabri hep beraber sobanın başında muhabbet ediyoruz, yanımızda Kel Osman, Bahçacı Emin Hösin, Kocadölü Memah emmi de aralarında konuşuyorlar, arada Memah emmi, üstünde üç köz ateş olan nargilesini fokurdatarak derin bir nefes çekiyor, epey ciğerlerinde mola verdikten sonra dumanı dışarı bırakıyor, sigara hiç içmediğim hâlde tömbeki tütününün kokusu da nedense hoş gelirdi bana. Kocadölü Memah, nargilesinden yine derin bir nefes çektikten sonra, bize taraf döndü:
--Gençler, hele bu yana dönün size bir haket aynadım.
Hemen yönümüzü döndük, böyle Umman gibi insanların anlatacakları hiçbir şeyi kaçırmak istemeyiz:
--Haket deysem de, olmuş bir vakıa, neyse. Bizim mahlede Alahey Mehamet diye bir konşumuz vardı, yaşları altmışı geçmiş, torun torba sahibi olmuş, ehlikâmil insanlar. İki oğlu, bir kızı var, üçü de evli barklı, yalnız damadının ve kızının halları eyicene zaif, yanı fıkaralar.
Neyse bir gün duyduk ki, Alahey Mehamet mahkemeye başvurmuş, kızı için demiş ki ''Bu kız benden değil, babası başka..." makset iki parça fıstığı var, onları oğullarına verip kızını boşa çıharmak.
Mahkemeye gelmişler, hâkim, Alahey Mehamed'e sormuş:
-Bu kızın senden olmadığını nerden biliyorsun, nasıl ispat edeceksin?(Tabii ki o zaman ne adli tıp kurumu, ne de DNA testi var.)
Alahey Mehamet zatan hazırlanıp gelmiş:
-Efendim, ben Alaman harbinde 4 sene askerlik yaptım, heç de izine gelmedim, 4 yıl sorna geldim ki bizim avradın kucağında bir buçuk yaşında bir kız, elden günden ayıp olur diye bunca zamandır kimseye sölemedim ama artık yaşlandım, bu yükü daşıyamayım onun için zatı âlinize başvurdum.
Mahkemede Alahey Mehamed'in avradı Gözü Böyük Safıya, hemi de kızı İslim ikisinin de gözünden harbıl kimin yaş tökülüy, Safıya, bir yandan da gendi gendine sölenip duruy:
-Gözün kör ola herif, hanan haraba kala herif, ciğerin ellegenine töküle herif, bu yaştan sorna bu da mı başımıza gelecahtı, yaşın yerde sayıla herif...
Safya'nın yanındaki kardaşı ''Keyiş Mıslım'', hâkime:
-Efendim, bize öteki mahkemeye kedek izin verin, o zaman konuşah, deyince Hâkim de bir ay sornaya gün atmış...
Neyse bir ay geçmiş, Alahey Mehamet, davayı sağlama almış kimin rahat rahat mahkemeye gelmiş, Safıya bacı, kızı İslim, kardaşı Keyiş Mıslım, hemi de iki konşu avradı ''Sekelli Heddüç'ten'', ''Yaylı Fatma'yı da'' şahad diye getirmiş. Hâkim, Yaylı Fatma'yı çağırmış:
--Hanım teyze, bu adam sizin komşunuzmuş ama kızı İslim'in babası olmadığını söylüyor ne diyorsun?
Yaylı Fatma, Alahey Mehamed'e taraf dönmüş:
--Ülen İb.e Mehamet, utanmay mısın bu yalanı sölemeye, deyince hâkim müdahale etmiş, hanım teyze burası mahkeme burada hakaret olmaz, demiş ama Yaylı Fatma:
--Sen karışma oğlum, o bu hanegi hak etti, bele iftira atılır mı?
Hâkim tekrar sormuş:
--Memet beyefendi diyor ki ben dört yıl askerlik yaptım, geldiğimde bu kız olmuştu, ne diyorsun?
Yaylı Fatma gene Alahey Mehamed'e dönmüş:
-Utanmaysın değil mi, peze. nk kılıklı, sen askerken, güz vaktı daha tahtlar pozulmamış, gece yarısı bizim kapıyı çalmadın mı, Fatma bacey ben askerden kaçtım, bizim eve girecem, lakin kapıdan girersem beni görüp ihbar ederler, acık sizin sivikten aşıp bizim eve gidim demedin mi,15 gün evde kalmadın mı deyyusun oğlu!
Hâkim, elini ağzına kapamış gülmesini tutamayı,Yaylı Fatma devam ediy:
--15 gün Safıya'ya sırtını mı döndün yattın eşşeğin eniği!
Hâkim gülmesini durdurup, ikinci şahat Sekelli Heddüc'e sormuş:
--Teyzeciğim sen diyorsun?
--He oğlum aha bu Fatma konşumuz ne deyse hepimizin heberi var, konşularımız gençler diye iki dahfe dolma yapıp götürdüm, ekmeği de ıslayıp bir çıhına sarmıştım hatta teze bastık dilme soymuştum,bir sahen de ondan ikram ettim, 15 gün sorna da ''Potuk Şıhlı '' ihbar etmişti, iki tene cenderme elini kolunu bağlayıp geri askere götürdüler. Aha yüzü, aha yüzüm, sorun konşumuz Alahey Mehamed'e, utanmasın, inkâr etsin bakalım.
Hâkim, Alahey Mehamed'e dönüp:
--Memet efendi, şimdi bu davadan vazgeçiyor musun, yoksa resmî yazı yazıp Askerlik şubesinden firarını tespit ettikten sonra yalan, iftira suçlarından bu yaşta seni hapse attırayım mı?
Bu sözün üstüne Alahey Mehamet, davadan vazgeçmiş amma ölene kedek avradı Safya'dan küsülü kalmışlar.
Dünya bele gençler, diye Memah emmi sözünü noktaladı... Bizler de derin bir uykudan uyanmış gibi kafamızı kaldırdık, Kahveci Diyarbakırlı Memet çaylarımızı tazeledi. Bu inanılmaz hikâyeyi zihnimizdeki sonsuz bilgisayarın bir tarafına kaydettik, bizden sonrakilere anlatırız belki biraz ders olabilir diye.