ayata @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

İBİŞ.....
İkinci dünya savaşı tüm hızıyla sürüyor,Cumhurbaşkanı İsmet İnönü,başbakan Şükrü Saracoğlu,Genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak ve Hükümet,hem Savaşa katılmak istemiyor,hem MONTRÖ BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ ne güvenerek,ne Almanya'nın savaş gemilerini Karadeniz'e,ne Rusya'nın Savaş gemilerinin Akdeniz'e çıkmasına izin vermiyorlar.
Osmanlı'nın 1878 de başlayan ve 1922 de biten 44 yıl aralıksız süren Savaşı Anadolu insanını perişan etmiş, Kurtuluş savaşını kazanan Atatürk ve arkadaşları EKONOMİK SAVAŞ ta başarılı olmak için hedef çizmişler.
Portakal,Mandalin,Domates tarım ürünleri satarak ,hem Fabrikalar yaptı,hem Tarımı-Hayvancılığı geliştirdi ,hemde Osmanlı'dan kalan DUYUNU UMUMİYE borçlarını ödüyorlardı,bir daha savaşa girmenin sonuçları çok ağır olurdu.
Yıl 1943 İBİŞ ve Hemşerisi Mustafa Fıstıkçı tee Kars'ın Posof ilçesinin, Hudut taburunda asker,Birecik Türkiye'nin en sıcak bölgesinde,Posof Türkiye'nin en soğuk bölgesinde ,bizimkilere soğuk iklim zor geliyor,Ocak ayında Kar her yeri kaplamış,Eksi 25 derece,her yer buz ,dünya savaşı devam ettigi için,Askerler Rus hududunda 1 metrelik kulübede Nöbet tutuyor, Isıtma yok.
Bölük komutanı Binbaşı hudutta ki nöbetçileri kontrole çıkıyor,askerler hepsi nöbet yerinde, Binbaşı ya selâm çakıp tekmil veriyorlar,ama bir kulübe boş,nöbetçi yerinde yok, ismini kim olduğunu tespit edemiyorlar.
Bir gün sonra sabahleyin, İçtima alanında Bölük diziliyor,Binbaşı akşam nöbet yerinde olmayan asker için epey şeyler söylüyor..
-O nöbetçi her kimse çıksın.diyor..
Kimse çıkmıyor,tekrar söylüyor,yine kimse çıkmıyor.komutan üslubunu degiştiriyor.
-Her kimse çıksın, ceza vermeyecem.
Yine kimse çıkmıyor, bölügün arka sıralarında,Mustafa Fıstıkçı yanındaki İbiş'e.
-Ulen çıhsana,komutan bir şey yapmayacam dedi. İbiş
-Valla akey,çıharsam beni öldürür.
Komutan tekrarlıyor.
-Söz veriyorum,dokunmayacam, ceza vermeyecem.
Mustafa Fıstıkçı,yite-çeke İbişi komutanın yanına gönderiyor.
Komutan elini ibişin omuzuna koyup bölükteki askerlere nasihat veriyor.
-Evlatlarım , dünya savaşı devam ediyor,bizim görevimiz Hudutları beklemek,Hudut Namustur..
İbişin yüzüne bakıp konuşuyor..
-Düşman Vatana girerse,ne ar-namus kalır,ne tarlamız,ne evimiz.
-Sen asker,nöbet yerini terk edersen ,babanın evide gider,tarlasıda..
İbiş cevaplıyor.
-Komutanım babamın,ne evi ne bağı bahçası yohtur.
-Asker,ne anamız,ne bacımız,ne eşimizin namusu kalmaz.
İbiş yine cevaplıyor.
-Komutanım benim, Anam-babam,bacım,kardaşım,dezam,halam heç kimsem yoh.
Komutan konuyu bağlıyor.
-Evladım farketmez bu vatan hepimizin, Askerin görevi vatanı korumaktır.
Kaç kişi hatırlıyor bilmiyorum...
Hambal İBİŞ diye tanıdık onu,Sonra DURSUN la evlendi,İBİŞ-DURSUN ikilisi birlikte anıldı,herkes severdi onları, bulundukları her yerde neşe kaynağı olurlardı.
Çocuklarıda oldu,evleride,ama haraba eski bir ev , İbiş canı sağ oldukça çalıştı,çalıştı,çalıştı, kimseden bir şey istemeden,alçacık eşşegiyle, herkesin, domatesini,biberini,Degirmene gidecek unluğunu taşıdı,o zamanlar, fukaranın da, delinin de, hambalında bir gururu vardı.
Bu dünyadan birde İBİŞ geldi geçti.
Pınarbaşı Petrolün eski sahibi ibiş in asker arkadaşı Mustafa fıstıkçı anlatmıştı,onunda gözleri sonradan Kör olmuş, memleketimizde pratisyen doktordan başka doktorun olmadığı zamanlar ..
Tarihten bir yaprak daha kopardık.