NİRVANA
Sabah erken saatler, top sahasından Kavallı Mustafa ve Mamaç kol kola çıktılar, Sadin Bilgin’in tükeninin ordan geçerken ellerinde birer demli çay sabah sohbeti yapan ,Kara Hakkı ,Kara necip ,Behçet Mahmut a selam verdiler, o sırada Kardiyan Hasip her zamanki gibi hızlı hızlı mesaisine gidiyordu, hiç yavaş yürümezdi, selam verirken hafif eğilerek jest yapardı..
Tekke Camii’sinin karşısından Deli Mısey, nöbetçi gibi dikilmiş duruyordu, Kavallı Mustafa ona da selam verdi,
Mısey—Merhaba Mustafa akkey, merhaba Mamaç akkey .diye cevapladı..,
Oğuz’un Kahvesine ulaşınca Mamaç’ı bir sandalyeye oturtan Kavallı, iskeleye doğru yürüdü gitti, kahvede kadim dostlar: Uncu Bablı, Kürt Şıhmislim(Akgün) ve Oğuz; kafa kafaya vermiş tatlı tatlı muhabbet ediyor, yan masada Ceneze Şakir ve Ejder emmi, Bal Ahmet, Çeto Seyit, Simsar Hasip, İgneçi Helil Teber, Küfküf Zait de çaylarını içiyorlar, Postacı Muhittin selam verip postaneye gidiyor, sırada Mıcey Şıho önde Ninna zıbınıyla ,Kapkabıyla arkasında kovalaşıyordu,Mıcey Şıho Haccemillerin sokağından Kayalar altına doğru fırladı canını kurtardı, Ninna da yorulmuştu, Oğuz’un Kahvesinde mola verdi. Eteğinde birkaç davar derisiyle geçen kasap Yaba Ahmet, Mamaçın yanına gitti:
--“Mamaç borcunu ver!”deyince Mamaç ayağa kalktı, zıbınını göğsüne kadar kaldırdı, altta tuman yok, dal d…ş..k meydanda zaten…
--Al al al…. diye Yaba Ahmede takımları gösterdi. Yaba Ahmet sırıtarak yoluna devam etti.
Kahvenin karşısında Salih Gazi’nin dükkanı vardı, sokağa kapısı yoktu, evden girer çıkardı, bir kolu çolak bir ayağı topal ve yaşlı bir adamdı. Okul saatinde okula giden çocuklar ne olduğunu bilmeseler de
---Salih emmi, minare kölgesi var mı!!
--Ananın a…. Var!!
Öbür çocuk:
--Selıh emmi davul tozu var mı?
--Babanın avradını s…….!!
Öteki çocuk:
--Selih emmi, minare kırığı var mı?
--Var var ananı getir de görsün!!
Kahvede oturanlar, hem gülümserler, hem o çocukları azarlarlardı..
Salih Gazi’nin kim olduğunu çoğu kimse bilmezdi. Birinci Dünya Savaşı’nda , Suriye’de Mustafa Kemal’in Yıldırım Orduları’nda Fransızlara karşı savaşmış , bunun sonucu bir kolunu kaybetmiş ve Gazi maaşıyla geçinen bir insandı ama bizim insanımız, bilhassa çocuklarımız onu huylatmayı severdi. Neyse dördüncü çocuk da geçerken o da sordu:
--Selıh Emmi davul tozu var m?
Selıh Gazi bu sefer sögmedi…
--He he var.dedi..durda gösterim…….
Çocuk merak etti davul tozu diye bir şey var mıydı acaba? Salih Gazi eğildi, yerden bir şey aldı ,haşşadanak çocuğun başında bir oturak dolusu işegi ahtardı. adamcağız eli ayağı sakat olduğu için idrarını ayağının altındaki oturağa yapardı ve ara sıra huyladan çocuklara sürpriz olurdu. Çocuk ağlaya zırlaya evine doğru koştu,i şekli önlükle okula gidemezdi..
Saat ona doğru, bizim Deli Kedır (protokol kedir)el çantasının içinde Samsun cığarası, boynunda kravatı, kahvenin önünden geçti, belediyeye çıktı muhasebeye gitti, maaşını istedi . Belediye Başkanı bir tarihte bizm Kedır’e demiş ki:
--Sen belediyenin memurusun, her ay gelip maaşını burdan al. Kedir de aklına estikçe belediye
muhasebesine gider, muhasebeci ona az bir para verir gönderir ama bu defa muhasebeci para vermemiş.
--Kedir Efendi tayinin Halfeti belediyesine çıktı, get maaşını ordan al…….
Kedir, ortalığı birbirine katmış, takım elbisesinden yerlere debelenmiş, gürültüyü duyan belediye başkanı gürültüyü duyunca dışarı çıkmış konuyu anlayınca:
---Yok ağam yok Kedir’in maaşını verin, ben tayini geri aldırırım.
deyip işi tatlıya bağlamış..
Bizim şehrimizde hiç siyah beyaz olmaz, hep renkli… Kahvenin önünden Hayyum Ahmet ve anası Safya Bacı geçiyor ,Ahmet’in elinde bir naylon tabure onu dümbelek gibi çala çala gidiyor, Yaşlı Safya Bacı yorulunca oturmak için o tabureyi bulunduruyor. Bir gün bizim Marangoz Hobaplı Yaşar Java motoruyla Eczacı Sadettin’in önünden, yani tam Çiftehan Zabıkı’nın o kavşaktan geçerken, Hayyum Ahmet karşıdan geliyor, Yaşar tam Ahmet’in yanından geçerken, Yaşar’ın suratının ortasına bir yumruk geçiriyor, motor bir tarafa Yaşar bir tarafa… Yaşar’ın elinden Hayyum Ahmet’i dört kişi zor alıyor.
Başka bir zamanda , yer Çarşı Camisi, Cuma namazı başlayacak; Panglot Zekeriye, namaza başlıyor, Allahu Ekber deyip eğiliyor ama arkasında Hayyum Ahmet var, Panglot Zekeriye’nin d…şş..ğına yapışıp büküyor, kıyamet kopuyor, Cemaatın hepsinin namazı bozuluyor, Ahmet’i dışarı koyup, namaza yeniden başlıyorlar…
Kör Arif, Ulu Cami’deki mekânından sokağa çıkıyor, çocuklar hemen huylatmaya başlıyorlar. Arif, deynegini sağa sola sallıyor, ara sıra yanında geçen insanlar o deynekten payını alıyor… Hac Maarif’in, Mespüh’ün ordan Şangala Mehamet görünüyor ,İskele Çarşısının tiyatrosu başlıyor, Tenekeci Haci İbo, Muzaffer Aykılıç, Mumcu Mehamet, Bakkal Hac Ahmet, Fırıncı Huvarda Kedır, Attar Mahmut… Şangala’ya takılmayan yok ,Şangala da hepsine kalayı basıp dümdüz gidiyor ama hepsi de Şangala’ya işe yarar harçlık veriyorlar. Şangala, hem onlara küfür eder, hem de hepsinin kendisini sevdiğini bilir.
Ögleden sonra , Piç Kedır’in oğlu Helley, Köşker bazarından aşağı doğru yürüyor, Yımeniçi Kör Şıho:
--Helley, Berecik yanıymış…
Helley cevaplıyor:
---A……a k….m
Helley, Nacar bazarına geçiyor, Nacar Bozan sesleniyor:
--Helley, Türkiye yanıymış……
--A……..a k……m……..
Biraz ötede Ataş Hasan da çıraya zeyt koyuyor..
---Helley Piç Kedir ölmüş…
---A…a k….m…..
Ve Helley, Ağa Memedin dükkanının arkasında Hızarlara doğru gidiyor, Kavas Mehamed’in oğlu , Kavas Kedir de, Helleye biraz takılıyor, Aneze Mahmut geliyor ilerden, zıbının üstüne üç tene gömlek giymiş Helley’in ,koluna giriyor, kolkola yürüyorlar, Berecigin bütün delileri Aneze Mahmud’u severler, o da onları sever. Aneze Mahmut, farklı bir insan, biraz derviş, biraz Şıh, biraz Psikolog… Berecigin DALAY LAMA’SI….
Renkli Birecigin, renkli günlerinde ,renkli insanlara saygılarla.
NİRVANA
Bu makale 735 kere okunmuş.
12 Haziran 2024, Çarşamba - 14:08