ayata @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

Celal Fıstıkçı yanıma uğradı..
-Nasılsın Ali akkey.. diye hal hatır sorduktan. sonra.
-Ali akkey, sebahe, babamdan ben Elazize gidecegik, işin yohsa, bırabar gidek.
1982 Aralık ayı, hava soğuk, işler zayıf..
-Olur Celal. dedim
Devrisi gün, Celal ve babası Hafız Mustafa, Yeşil bir - Reno 12 - ile sabahleyin yola çıhtık.
Birecik - Elaziz yaklaşık 400 km, o zamanlar otoban filan yok, Maraş yol çatı, Narlı dan Pazarcık'a döndük, oradan birkaç Kahke, meyve suyu alarak kahvaltıyı arabanın içinde yaptık, Celal le arada direksiyonu degişip soluklu gidiyoruz..
4 saatte Malatya'dayız hafif kar atıştırıyor, soğuktan korunmak için birer battaniye almışız, Fırat'ın üzerinde KÖMÜRHAN KÖPRÜSÜ'ne yakın KALE kasabası var, biraz berisinde dik bir Rampayı dırmanırken, buz gibi havada, bizim Reno hararet yaptı..
Uygun bir boşlukta durup, motorun soğumasını bekledik, Radyatörün suyunu tamamlayıp devam ettik,Elazize 100 km kadar kaldı, arızanın devam ettiginin farkındayız, üç dört defa daha su tamamlaması yapıp Elazığ merkeze ulaştık.
Hemen bir oto tamirciye girdik.
usta dediki.
-Üst kapak contasını patlatmışsınız..
Konuştuk, pazarlık ettik, bir kaç saatte yapılırmış,Neyseki yanımızda yeteri kadar para var..
Reno yu bırakıp üçümüz, Elaziz TIMARHANESİNE gittik, Tabiki resmi adı RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ..
Harput yolu üzerinde, çok geniş bir bahçe içinde, oldukça büyük bir bina, izin alıp içeri geniş bir salona girdik, salonda Demir parmaklıklarla bölünmüş ikinci bir salon, içinde yanmayan bir odun sobası ve hepsi sadece Entari giymiş Akıl hastaları ve dışarıda kar yağarken tüm pencereler açık ..
Bizim hastamız, Dış bölümde temizlik çay filan işlerine bakıyor,ama bizim hastamızın ne Ruhunda ne Sinirinde bir şey yok, hem de cin gibi zeki, ağzı laf yapan cinsten.
Yolda gelirken Celal söylemişti.
-Paşa emmim, çok akis, ve dik bir adamdır
Ziyaretine gittigimiz Celal in amcası PAŞA FISTIKÇI idi.
Çay içtik, uzun uzun sohbet ettikten sonra Celal sordu.
-Yav Paşa emmi, senin Burda ne işin var..
Paşa emmi anlattı.
-İskenderun sahil yolunda bahçeli geniş bir evim var,ama ana yolda çıkıntı gibi duruyor, belediye başkanı haber saldı çağırdı, o zaman 12 Eylül olmuş,Kaymakamı belediye başkanı yapmışlar.
Başkan dediki..
-Paşa efendi, senin evi İstimlak edecegiz, cadde dümdüz olacak, İskenderun'a iyilik etmiş olacaksın, sen mahkemeye filan başvurup itiraz edersen iş çok uzar, itiraz etme, ARSUZ istikametinde sana 2 bin m2 arsa verelim, istedigin gibi bir ev yap, inşaat malzemeside belediyeden.
-Eh bende olur dedim, karşımda koskoca belediye başkanı, amma istimlak olduktan sonra bana, Payas yolunda küçük bir arsa verdiler, bende Belediyeyi mahkemeye verdim.
-Mahkemeye get gel, bir şey yok, get gel bir şey yok.
-Neyse son mahkemede, yine tekrarladım.
-Sayın Hakim belediye başkanı bana söz verdi, sözünde durmadı.
Hakim.
-Belediye başkanının sana vaadini ispat edebilirmisin..deyince bende sigorta artı..
-Sayın hakim yanınıza gelebilirmiyim..
-Gel bakıyım.dedi
-Yanına gidip, kulağına egilip "Senin ananı avradını s.... dedim
-Biraz geri çekilip, Hakim bey sana ne söylediğimi ispat edebilirsen, bende Belediye başkanının bana ne vaat ettigini ispat edebilirim deyince, Hakim kıpkırmızı oldu, masanın önündeki katibe.
-Yaz kızım... dedi
-Davacı Paşa Fıstıkçı nın, Mahkemedeki hal ve hareketlerinden Aklı melekelerinin yerinde olmadığı görüldügünden, ELAZİZ RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİNDE 6 AY MÜŞAHEDE ALTINDA TUTULMASINA, diye devam etti.
Ve katibe yazdırdığı karar bittikten sonra, Hakim beni yanına çağırdı, kulağıma egilip, benim o na söylediğimi tekrarladı.
-Paşa efendi, şimdi ben senin ananı avradını s..... mi.
Ve bir gün sonra, beni Elazize gönderdiler.
-Ve bu gün 6 ay doldu..
Paşa emmi birkaç parça giyeceğini bir Telis çuvala koydu, valizi yok, Doktor, hastabakıcı filan vedalaştı, yeşil Reno 12 ile yola çıktık, Gavurdağında yemek molası, istikamet, İskenderun, gece saat 11 e doğru, Paşa emmiyi evine bırakıp geri döndük, iki kişi direksiyon degişe degişe Gece yarısı Birecige ulaştık.
Kırk yıl geçti, şimdi Kızım Duygu ve Dünürlerimiz Elaziz de olduğundan, senede birkaç defa gidiyoruz, Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesi aynı yerinde, ama çok modern, kaloriferli, doktorların ve görevlilerin hastalara bakımı çok düzenli.
Ne Paşa emmi kaldı, ne onu Elazize gönderen hakim, bu geçici dünyada bizede onların hikayesini yazmak düştü.