BİR SAHLİ ADAM "KAVAS ŞIHLI”
Şıhtaha Zabıkı'nın sessiz insanlarından biriydi, eve ne zaman gelip gittiği fark edilmez, çünkü o zamanın insanları gün doğmadan tükenlerini açarlardı.
Zabıktaki komşuları, bir tarafında İmam'ın Fatma'sı, Postacı Muhittin, karşısında Terzi Şıho(Toygun), Nahsen Kedır, İslam Mahmut... Hepsi birbirinden efendi, kimse kimseye eşki bir hanek söylemeden uzun yıllar yaşamış güzel insanlar.
Daha planya, hızar; nacar bazarına girmemiş, evlerimizdeki, küpye, hefye, mahmil, yükyeri, kapı, tağalara en güzel nakışları, bir Mikelanj titizligiyle, el aletleri, lölep, rende, yaydürgü, kistöre ile şekillendirip yerine takan en iyi ustalardandı, Kavas Şıhlı.
Kavas ailesinin en büyük özelliği, Birecik'in en eski kayık imalatçısı olmaları. Karşı komşumuz Kavas Hösin ve çocukları, hatta torunları, 1970'lerin sonuna kadar, kayık yaptılar, Fırat üzerindeki tüm şehirler, tee Adıyaman'dan, Erzincan'a kadar Birecik'e kayık sipariş verirlerdi.
Nacar Bazarı'nda sabah saatleri, Şıhlı usta tükenin kala altı cephesinde oturmuş çay içiyor, Köşker Bazarı'ndan beri, Köroğlu Kedır, Aslan Kedır, Cenderme Şıhey, Seydahmet Kutluay, Veli Kedır, Kasım Şençiçek,Mustafa Tansu hepsi ellerinde, kapı, tağa uğraşıyorlar.
O zaman bizim Hobaplı Yaşar daha küçük, abisi Hobaplı Celal ile çalışıyor, heşligini duz biber ölbesi yaparak ve Tommiks, Teksas, Zagor filan okutarak çıkarıyor.
Nacar Bazarı'nın içinde birde Gazozcu Ahmet'in tükeni vardı, uzun, upuzun yıllar onun yaptığı gazozu içtik, Amerikan kolası girene kadar.
Bütün çarşılarda olduğu gibi orada da yarenlik olmazsa olmazdı, şöyle ikindi saatleri olup kalanın kölgesi Nacar Bazarı'nı serinletince, Nacar Bozan, Yaşlı Camal ustayı kızdırır, Camal Usta da sögmedik yer komaz, öteki nacarlar hafif laf sokuşturur, Camal Ustayı birez daha sögdürürdü.
Şıhlı ustanın oğlu Hüseyin Akay anlattı:
-Babam ve amcam Birecik Köprüsü'nün yapımında çalışmışlar, köprünün ayakları yapılırken Mühendis'le beraber çok kafa kafaya verip karar vermişler.
-Köprünün ayakları ilk önce çelik bir sac gömülür, içinin suyu boşaltılır, sonra 30-40 metre derinlikte çalışmaya inerdik ama çok soğuk olurdu, üşümemek için yanımıza pekmez alırdık.
Hüseyin Akay anlatmaya devam ediyor:
-Yıl 1974, babamın tükenindeyik,bir resmi cip geldi babamla iki hanek konuştular, babam cipe bindi getti, teee akşam üzeri geldi, sordum.
-Babey kimdi gelenler, nereye gettiniz, neye gettiniz,...
Cevap iki kelime:
-Senene ulen!
-Aradan yedi yıl geçti, mühendis oldum, askerliğimi yaptım, geldim, evde oturuyoruz, sordum:
-Yav babey 1974'te o resmi ciple nereye gittiniz,?
Cığarasından bir nefes çekti:
-Oğlum köprü yapılırken, savaş durumunda köprünün bir bölümünü havaya uçurmak için, dinamit yerleştirmeye, betona gizli bir bölme yapılmıştı, yerini bir ben bir ben, bir de mühendis biliydi, 1974'te Kıbrıs Savaşı olduğunda o zulanın yerini ögrenmeye beni çağırdılar, gettim, gösterdim.
-Eee babey nerdemiş o zula?
-S.. Tir len eş... eşşek, o benim devletimin sırrı kimseye söylenmez.
-Ve söylemeden bu dünyadan göçtü.
Vatanını seven tüm adam gibi adamlara ve Kavas(Akay) ailesine saygılarla.
BİR SAHLİ ADAM "KAVAS ŞIHLI”
Bu makale 1323 kere okunmuş.
06 Eylül 2023, Çarşamba - 12:04