ayata @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

CIĞARAMIN DUMANI.
Güneş beşinci kattaki evimizin, oturma odası balkonuna öglene kadar vurmuyor, Petek evler parkı gözümün önünde, saat beşbuçuk, Akasya ağaçlarının üzerindeki yüzlerce serçenin cıvıltısı, kulağıma öyle hoş geliyorki.
Saat altı,herkes uykuda, belediye temizlik görevlileri, uzun saplı spürgeleriyle sokağı hızla süpürüp gidiyor, yarım saat sonra Zergil yolundan gelen bir vatandaş önündeki 3-5 keçisi, bahçeden dışarı sarkan, sarmaşıkları, çiçekleri yiyerek gidiyor, saat 7 çocuklar fırından aldıkları sıcak Dırnaklıyı evlerine götürüyor kahvaltı edecekler, saat 7,30 Ögrenci servisleri dat - dit kapıda, geç kalanların kapı zilini çalıyor, esnaf-memur yavaş yavaş işine gidiyor, çoğunluk yürüyor, şehrin en uzak noktası yürüyerek 20 dakika,kızımda birazdan çalıştığı bankaya gidecek.
Parkta dersten kaytarmış üç lise Ögrenci si çimenlere yan gelip, birer cığara yakıyor... Ah ulen Cığara ah.
Biraz sonra komşumuz Güler iki bayan arkadaşıyla banka oturdular, Şen şakrak kahkaha atıyorlar, Karkamış lı Habeş evden çıktı, Allah bilir akşama nerden elinden tutup getirecekler, Hırıflamanın adını Ayzemer koymuşlar, şirin akıl gidince geri gelmiyor.
İKİ BALKONLUK HAYAT.
Saat 12 yi devirdi, olduğum balkona güneş geldi, mutfağın balkonuna geçmeliyim, yaz sıcağı çok fena içeride sıkılıyorum, ne klima ne vantilatör çalıştırma şansım yok, ASTIM üst seviyede, Ciger ler bitik, degerli eşim can yoldaşım, bir yandan mutfakta uğraşıyor, arada beni kontrol ediyor, nefesimin ne zaman kesileceği belli değil . Ah ulen cığara ah.
Yaz mevsimi günler çok uzun, sıcak saatlerde sokaklar boş, te akşam 9 dan sonra hareket başlıyor, semtimizin insanları çayı evde demleyip, parkta içiyorlar, 12-13 yaşında erkek çocuklar sokakta çata pata top oynuyor, gecenin yarısına kadar insan sesi devam ediyor, benim merdiven inme-çıkma şansım yok, iki balkon arasında git gel, uyku saati geldi ama nerdeee şöyle ayağını uzatıp yatmak.. Ah ulen cığara ah.
Sonbaharın geldigini nefesimin daralmasından farkediyorum, bugün iyi degilim, balkona çıkmadım, yinede fenalaştım..
-Sadin sadin.. diye ağlayan eşim gözümü açınca seviniyor, on dakika sonra iki oğlumda geliyor, Asansör yok, adım atacak halim yok, bir sandalyeye oturtup 5 katı indiriyor, Ambulansla Antep Tıp fakültesi, orada Oksijene bağlıyorlar, Uzman doktorlar ögrencileriyle sık sık uğruyor, hal hatır sorup moral veriyor, bir hafta kaldık bundan sonra evimde bile oksijen tüpüne bağlı yaşayacağım,fakültede tüm dost akrabalar ziyarete geliyor, sevenimizin olması güzel bir şey, gelenlerle sohbet etmek istiyorum, ne mümkün, bir iki kelime konuşup dinlemeye geçiyorum.. Ah ulen cığara ah
Bende herkes gibi gençligimde etrafıma imrenerek cığara ya başladım, gençken gizli gizli içtik, iş güç sahibi olunca günde iki paket, sanki elimizden alan var, iç babam iç..
Ellili yaşlara geldigimde nefes darlığı başladı, ta kii doktor..
-Ya bu mereti bırakırsın, ya ölürsün.. diyene kadar..
Cığarayı bıraktım ama bizim cigerler hamam külhanından beter olmuş, geri dönüş yok, emekli olup eve çekildim, çarşıya
çıkamıyorum, ayaklarım beni taşıyor, cigerlerim otur yerinde diyor.
Kooperatif evimizi 1994 te teslim aldık, 5 inci kat olsun daha temiz hava var, insan var, hareket var eş dost akraba sıkça ziyaret ediyor..
-Bir şey istiyormusun. diye samimi olarak soruyor, beni onurlandırıyorlar.. Şöyle bir Ciger dolusu nefesi kim verebilir ki.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN.
/Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
/Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.... demiş acaba Kanuni Sultan Süleyman da Nefes darlığımı varmış.
Kızım bankada, büyük oğlum MEB de, beni hiç yalnız bırakmıyor, küçük oğlum gurbette görevde tatillerde o da geliyor.
Emektar Eşim benim için eve tıkıldı..
-Yav arada konu komşuya git. diyorum, gitmiyor, gitse de biliyorum aklı bende kalıyor.
Herşeye Rağmen ara sıra hastanelik oluyorum, Bronşlarda yırtılmalar olmuş, tedavisi yok,... Ah ulen cığara ah
Yıllar su gibi akıyor Komşumuz Karkamış lı Habeş rahmetlik oldu, çevremizdeki çocuklar büyüdü, kimi Üniversiteye gitti, kimi esnaf oldu, kimi davul zurna gelin oldu.. Hayatın akışını iki balkon arasında izliyorum.
Bu kış iyi degilim,oksijen maskesi idare etmiyor, kar yok, soğuk yok Kasım ayında bile hava sıcak sayılır, nefesim daraldı.. Kendimden geçmişim, devlet hastanesinde gözümü açtım, Can yoldaşım karşımda, gözünün yaşını silip duruyor, çocuklarım, kardeşim hepsi baş ucumda..
Bir gün, bir hafta nefesim düzelmiyor, bazen eşim, bazen çocuklarım yanımda nöbet tutuyor, geceleride biri yanımda.
-Çocuklar gidin işinize bakın. desemde gitmiyorlar.
Bugün gece yarısına kadar ailem ve yakınlarım yanımdaydı, hepsi gitti, büyük oğlum benimle kaldı.
-İyi geceler baba. diye izin istedi uyudu
Nefesim gittikçe daralıyor, galiba bu gece son gecem, oğlumu rahatsız etmeye gerek yok, Can alıcı Melek yakınımda olmalı, soluğum son soluklar farkındayım.
-Hoşça kal dünya, hoşça kal akraba dost, yaren, hoşça kalın çocuklarım, Eşim-emektarım Can yoldaşım, hoşça kal iki balkonluk hayat.