ayata @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

Sıcak yaz günlerinin akşamında ağzımızdaki son lokmayı çiğnemeden , her zamanki arkadaş grubuyla Oğuz'un kahvesinde buluştuk, hemen hoşgön oynamaya tutuştuk.
Bir el hoşgön oynadık, canımız sıkıldı. Gökteki ay tepsi gibi yusyuvarlak, ayın on dördü herhâlde. Biraz yürüyelim dedik; Kule Ahmet, Sebilçi Müslüm, Karababa Ahmet, Şef Müslüm ve ben söğütlüğe doğru yöneldik.
Ay'ın şam şam şakması hoşumuza gitti. Söğütlüğü geçtik, Süphü Efendi'nin dolabı'nı geçtik, Kör Bezzat'ın Dolabı'nın oralardayız. Sohbet konumuz şeytan... Sebilçi Müslüm dedi ki:
- Valla bizim komşu bağda, gece vaktı bir geçi görmüş, geçi bir kerede kaybolmuş, komşunun ödü kopmuş, ağzı egilmiş...
Karababa Ahmet söze girdi:
- Ulen oğlum, senin komşun heyiflenmiştir, şeytan mı kaldı ortalıkta...
Kule Ahmet onayladı:
-Adamlar şeytana dönmüş, şeytan mesleğinden istifa etmiş, dedi .
O sırada yolumuzun doğu tarafında bir dere ağzına ulaştık, sohbetimiz devam ederken pat diye yanımıza bir taş düştü. Ortada taşı atan kimse yok. Sesimizi kestik, geriye döndük, yavaş yavaş yürüyoruz . Paat, bir taş daha! Adımlarımızı eyice hızlandırdık, paat diye üçüncü taş gelince beşimiz birden tabana kuvvet koşmaya başladık.
Yüz metre, beş yüz metre, bin beş yüz metre rekorlarını paramparça ettik, köprünün altına kadar nefessiz kaçtık çünkü orada birkaç insan kalabalığı vardı, korkumuz biraz dindi.
Neyse Oğuz'un kahvesine geri döndük ama dizlerimiz titriyor. Diyarbakırlı Memet birer çay verdi, çayımızı içip evlerimize gittik ama aklımızda o korkuyla yattık.
Sabahleyin okula gittik lisedeki arkadaşlarımıza konuyu anlattık, şeytanın bizi nasıl taşladığını söyledik. Bizi dinleyenlerden Mezreli Cuma gülmeye başladı, tabii biz huylandık .
- Sen inanma, akşam yanımızda olsan görürdün diye sitem ettik.
Cuma:
-Yav bir dekke durun da size bildigimi anlatım, akşam bizim köyden Hasan Vızey ve dört arkadaşı Suriye'den dört rahvan atla kaçak eşya getirmişler ve sizin geçtiğiniz yerdeki dere yatağına yükleri indirmişler. Cipçi Höley Hasan'ı yükleri alması için beklerken o sırada sizler o tarafa gelmişsiniz, sizi korkutmaya birkaç taş atmışlar siz de korkup kaçmışsınız.
Bir şey diyemedik çünkü gerçekten ,içimizden demiştik ki:
- Siz şeytanı hesaba almaz mısınız , aha sizi daşlayım da beni tanıyın.......
Yıllarca içimizde şüphe kaldı, hakkaten atılan şeytanın daşı mı yoksa kaçakçıların daşı mı...
Şimdi diyorum Kule Ahmet, geleceği erken mi görmüştü, insanlar şeytana kesmiş de...
Ali Vehpi Ayata (7 Aralık 2007)