ayata @ birecikinsesigazetesi.com.tr


Reklam Alanı

BİRECİK’TE BİR GÜNÜN HİKAYESİ
Abidi zamanında bir hemis günü iskele mevkiinde fırlanırken amil gafil yüreğim telesti. Bizim haneye doğru ricat ettim. Kapının bartıcına bastım, atabe kafama düştü, eşikten hayada ulaşmasız kafam kırılmıştı. Kuyudan bir bakraç su çektim. Belleanın başında yüzüme su çarparken belladan bir cerbıh fırladı. Ardından bizim bahtenizli pisik ulaştı. Zahre evinden içeri ard arda kayboldular, peşkiri aldım yüzümü sildim. Dereçten kaaye çıktım, hafyeden mintanımı aldım. Küpyedeki tabakama tütün doldurdum, mahmilden üç şukka bastık, bir pençe fıstık, biraz tarhana ve dilmeyi ceplerime doldurdum. Zahre evinin tapşasından merkebin sirecesini aldım, kolanı yuralı iyice perkittim, bir tuluk suyu terkime atıp, taam çıkınına frenk balcanı, pirpirim, soğan, urum biberi,bir çarpım da dürümlük taplamayı aldım. Bağa gitmeye hazırdım.
Sekiye basıp merkebe bindim. Bir cığara yakıp yemenimin topuğuyla karnına dürtüp, yuralı bağlar kapısı istikametine çevirdim. Kuyucağa ulaştığımda yüreğimin telesmesi geçmişti.
Kuyucak'ta babamın eski şegirti Tırey Şıhlı'yı gördüm. Birez muhabbet ettik. Derdi dermansızdı. Kırkından sonra arvadın üstüne kuma getirmiş ve o satten sonra ne Tırey Şıhlı ne de Kayalaraltı şenniğinin rahatı kalmamış, her Allah'ın günü saç saça alahop kaldırmışlar. Kumanın birine Sıcak Mahlesinde tepirci Abdulla'nın zabıkında bir ev icarlamış da kurtulmuş.
Velhasılkelam Kuyucak'ta soluklandıktan sonra yola düştük. Bizim merkep, Şıhan Reşat'ın BMC Austini gibi aynen rahvan, önündekileri tıkır tıkır geçiyor. Çepik adımlarla giderken yolda, Siyasi Kadir, Hızarcı Kadir, Karto Kadir, Nahsen Kadir, İspirto Kadir, Hobaplı Kadir, Kaytan Kadir, Ayten Kadir, Civan Kadir, Abey Kadir, İt Abid, Kenif Abid, Leman Abit , Dombo Abit, Çil Abit, Ceneze Şakir, Kavas Şakir, Derli Şakir, İğneci Müslüm, Dimiso Müslüm gibi yarenlerle selamlaştık.
Bekçi damının ğerbinden sağa dönüp bizim bağa ulaşmaya yakın, bir tiyeğin altından boz bir dilki fırladı, ardından drang diye bir tüfek sesi geldi. "Bak nasıl vurmuşum?" dedi. Ben de ona "O mesafeden bizim kör Miçey de vurur, erkeksen aha bizim damın sivigindeki zevziri vur da görüm." dedim.
Neyse bizim bağa ulaştım, kölgeli bir hayirin dibine sireceyi serdim, yimeniyi de yastık ettim… Peppahlarin Deresi'nden bu yana ılgıt ılgıt esen yele de yüzümü verdim. Bir uyku tuttu ki, başım yere ulaşmasız uykuya daldım.
Hayaller kafamda uçuyor,…. Bizim ev, epey kalabalık, komşu avratlarından Portakal Aşşe'si, Kısa Hasan'ın İsa'nı, Lahmacun'un Hedüc'ü, Kavas Hafıza'sı, Salih Gazi'nin Emmun'u, Küfküf'ün Hacce'si, Şivazi'nin İslim'i, Ağzıkara'nın Zennub'u, Micey'in Zeyneb'i, oturmuş şaare döküylerdi.
Mırğıpa kadar yatmışım, gözümün şırbıkını marhamamdan sildim, Kıvrışık karanlık çökmüş, uzaktan ivlez ivlez ışıklar görünüy, etrafıma baktım, bizim merkep segah makamında angırmakta, torbasına biraz arpa koydum. Ben de çıkındaki taamla zonturlu bir dürüm yaptım. Arıkın kenarından topladığım ğerdeli de ekleyince dadına doyamadım.
Haneye vardım ki, anam "çık şu çörteni yerine tak, bir de damı loğla da evi sel götürmesin." dedi. Mecburi tarafından söyleneni yaptık.
Akşam sıfrasından bir lengerli haspeli aşa kaşık sallayıp, üstüne Navruz Şıho'nun Ataş Değirmeni'nden gelen 25 kuruşluk buzla soğutulmuş yayık ayranından iki çömçe içtim, derin bir oh çektim.
Yasin vahtı Uçar'ın kahvesine gittik. Hobaplı Yaşar, Kebapçı Ahmet, Mıhey, Oğuz Ali, gömmeli hoşgin oynadık. Hesabı verirken bir bardak çayın 15 kuruştan 25 kuruşa çıktığını gördük...
Vay be şu çayın pahalılığına bak.